GÜZELLİKLERİ GÖRMEYİ SEÇİYORUM
Son dönemde milletçe yaşadığımız
bu üzücü olaylarla birlikte kronikleşmeye başlamış bir mutsuzluk ve keyifsizlik
halinin sizi ele geçirmekte olduğunu mu hissediyorsunuz? Sosyal medyada sürekli
olarak üzücü ve olumsuz gelişmeleri, paylaşımları takip ediyor ve bu durumun
sizi huzursuz etmesine izin veriyor, hatta belki evden bile çıkmak istemiyor,
yaşam enerjinizi dört duvar arasında karamsar bir şekilde tüketmekle
uğraşıyorsunuz. Belki de artık bu karamsar havadan kendinizi kurtarmanın
zamanının geldiğini düşünüyor ve tam olarak ne yapacağınızı bilemiyorsunuz.
Özellikle yaşadığımız bu
olaylarla birlikte son dönem Türkiye’sinde sizin gibi hisseden ve düşünen o
kadar çok insan var ki. Umudumuz en kısa zamanda her şeyin yoluna girmesi ve bu
güzel ülkemizde huzur ve mutluluk içinde yaşamak… Peki ya nasıl? Mevcut
meselelerin yoluna girmesi konusu bizim kontrolümüzde olamayabilir ama huzur ve
mutluluk içinde yaşamakla ilgili kendi kontrolümüzde olabilecek durumlar var.
Haydi, biraz kendinizi şöyle bir
dışardan seyredin… Bir gününüzü genelde ne tür duygu ve düşünceler içinde
geçiriyorsunuz? Genelde evinizde ya da işinizde yakınlarınızla ya da
arkadaşlarınızla olan sohbetleriniz ne üzerine? Neler okuyorsunuz? Televizyonda
neler seyrediyorsunuz? Ne tür müzikler dinliyorsunuz? Lütfen tüm bunları şu
anda gözünüzde canlandırın ve günlük yaşamınızdaki bu seçimlerinizle ilgili
kendinizde bir farkındalık oluşturun. Belki pek çoğunuz özellikle bu son
dönemde günlük hayat içerisinde karamsar sohbetler yaptığını, iç karartan
haberler ya da yazılar okuduğunu, yine iç karartan haberleri ya da sohbetleri
televizyonda seyrettiğini ya da radyoda dinlediğini fark edecektir. Peki ya
aslında karamsarlığın da bir seçim olduğunun ve bunu seçerek kendinize ve
çevrenize zarar verdiğinizin farkında mısınız?
Gününüzün karamsar düşüncelerle
geçmesi o günün sonunda olumsuz duygular hissetmenizi kaçınılmaz kılacaktır. Bu
durumda neler yapmalı ki, bu olumsuz duygular artık kronikleşip hayatınızı
olumsuz anlamda etkilemeye başlamasın ve sizi depresif bir hayattan uzak
tutsun?
Günlük yaşamdaki tercihlerinize dikkat... Günlük yaşamda sizi
karamsarlığa sürükleyen ne varsa mümkün olduğunca kendinizi uzak tutmaya çalışın.
Örneğin çevrenizle yaptığınız sohbetleri, okuduğunuz haber ya da yazıları,
seyrettiğiniz ya da dinlediğiniz kanalları, sosyal medyada takip ettiğiniz
kişileri ve dinlediğiniz müziği seçerken elinizden geldiğince dikkatli olun. Sizi
aşağıya çekecek konular, haberler, yazılar ya da kişiler olmasın lütfen. Hatta
günlük konuşma dilinizdeki sözcükleri dahi özenle seçin. Olumsuz sözcükler olmamasına dikkat
edin.
Hayatınızdaki güzelliklere odaklanın… Buradaki mesaj tabi ki yaşanılan
olumsuzlukları bir kenara atıp, vurdumduymaz bir hayat yaşamak değil. Bunları
göz ardı etmeyin ancak diğer yanda günlük hayatınızdaki güzellikleri de
yakalamak için biraz çaba sarf edin. Koçluk seanslarımda, düzenli olarak bir
hafta boyunca her gün o gün yaşadığı en güzel üç şeyi yazmasını istediğim
danışanlarım genellikle ilk başta çok zorlandıklarını dile getiriyorlar. İlk
günler çoğunlukla güzel, kayda değer yaşadıkları listelenecek bir şey
olmadığını söylüyorlar. Aslında insanların kendi değerlendirme çıtaları o kadar
yüksek ki pek çok insan yaşadığının bir güzellik olduğunu farkına bile varamıyor.
Sabahları sağlıklı bir şekilde gözünü açıp hayata yeniden başlıyor olmak bile
aslında otomatiğe bağlı sanılan ama hiç garantisi olmayan çok önemli bir nimet.
Bununla birlikte yolunda giden, aksaklık yaşanmayan her şey bir güzellik
aslında... Sevdiklerinizi görüyorsanız ve onlarla birlikte keyifli vakit
geçirebilme potansiyeliniz varsa ne mutlu size… Tabi ki hepiniz bunların ne
kadar önemli ve değerli olduklarını biliyorsunuz ama yaşam meşgalesi içinde
unutuyorsunuz maalesef.
Hayatınızdaki güzelliklere odaklanmayı unutmamak, bunu yaşam biçimine dönüştürebilmek
için neler yapabilirsiniz?
Öncelikle olumlu düşünmek… Biliyor musunuz yapılan araştırmalar değişim
sürecinde en kolay geliştirilen kişisel özelliklerden birinin iyimserlik
olduğunu söylüyor. Dolayısıyla herkes “ben
karamsar bir insanım, değişmem çok zor” modundan çıkabilir, iyimser olabilmenin
yollarını aramaya başlayabilir. En başta kendim olmak üzere, çevremde bu
değişimi yaşamış çok sayıda insanı örnek olarak gösterebilirim. Yeterli çaba ve özeni sarf edip, gerekli
pratiği yaptıktan sonra bu değişimin yaşanabileceğine kesinlikle inanıyorum.
“Üç Güzel Şey” Egzersizi
Daha mutlu ve keyifli
hissetmenizi ve iyimserliğinizi geliştirmenizi sağlayacak, yukarıda da kısaca
değindiğim bir yöntem bu… Bir hafta boyunca her gece yatmadan önce o gün sahip
olduğunuz ya da yaşadığınız “üç güzel
şeyi “yazın. Daha fazlasını mı yazıyorsunuz? Harikasınız devam edin.
Aklınıza bir şey gelmiyor mu? Düşünün mutlaka var. Başta zor olabilir ama sonra
rahatlayacaksınız. Bir haftanın sonunda ne aşamada olduğunuzu fark etmeye
çalışın. Danışanlarım arasında başta”
hiç bir şey bulamıyorum” diyenler bir hafta sonrasında üçten fazla maddeyi
rahatlıkla sıralayabilecek duruma gelmişlerdi. Bir haftadan sonra da yazmaya
devam edin. Artık otomatiğe bağlandığını düşündüğünüz andan itibaren, yazmayı
tercih etmeyebilir, gece yattığınızda sadece düşünerek de bu egzersizi
yapabilirsiniz.
Üniversitedeki ilk yılımdı.
Hayatımın en güzel yılları olmalı diye düşünüyordum ve bir günlük tutarak kayda
almak istedim yaşadıklarımı. (O zamanlar çeşitli uygulamalarla zamanı kayıt
altına alabileceğimiz bırakın Facebook, internet bile yoktu). Yazmaya
başladığımda her gün aynı şeyleri yazdığımı fark ettim. Ve o zaman dedim ki “güzel şeyler kayda almak için güzel şeyler
yaşamalıyım”… O zihniyetle yola çıkarak aslında günlerimi dolu dolu ve
güzelliklere odaklanarak yaşamaya başladım. Hayatımın erken bir döneminde
yaşamış olduğum bu değerli farkındalık aynı zamanda o yaşlarda elimde olan
güzellikleri görmeme de yardımcı olmuştu.
Bu “üç güzel şey” egzersizinin de bu farkındalığı sağlamada buna benzer,
önemli bir gücü olduğunu düşünüyorum. Bu örnekteki gibi güzel şeyler yazmak için güzel şeyler yapma çabasına girersek bu
zor günleri biraz daha rahat atlatırız diye düşünüyorum.
Tekrar tekrar dile getiriyorum
ama öte yanda her şeyi tozpembe görmekten bahsetmiyorum, lütfen bununla
karıştırmayalım. Olumsuzlukları bir kenara atmadan, varlığını kabul edip, geliştirmek için çaba harcamak gerektiğinin
bilincinde olmak gerekiyor. Kendinizi aşağıya çekerek bunu halledemezsiniz. Ruh
halinizi olumluya dönüştürmelisiniz ki, yapmanız gereken her neyse bunu
kolaylıkla yapabilin. O yüzden de olumsuzlukları bilmek ve yadsımamak ancak öte
yanda da sahip olduğunuz güçlü alanlar neler bunları görebilme yetisine sahip
olmak gerekir. Bardağın boş tarafına odaklanıp kendinizi kötü hissedip strese
sokmaktansa, dolu tarafında neyin olduğunu keşfedip onunla kendinizi iyi hissetmenizi
sağlamanız sizin için daha iyi olacaktır.
Hadi lütfen artık biraz
silkelenelim. Üzerimizdeki olumsuzlukları dökelim ve yaşadığımız güzelliklerin
farkında olmaya çalışalım. Kontrol edebildiğimiz alanları sağlıklı bir şekilde
yönetmeye odaklanalım. Kendimize ve çevremize zarar verme seçimini bir kenara
bırakıp, olumlu olana odaklanalım ve haydi lütfen bu gece başlayalım…
Bir madde de benden size armağan
olsun. “ Hayatımda artık güzellikleri görmeyi seçmeye başladım”
Sevgiyle kalın J
Muazzez Atilan